BARIŞA ÇAĞRI
Hayatın Özü
Türkiye her açıdan zor ve tarihsel bir süreçten geçiyor. Neredeyse barışı hayal dahi edemez bir noktada, Türkiye’nin en kritik seçimlerinin arifesindeyiz.
Barışı savunmanın yargı konusu yapıldığı bir dönemden geçiyoruz.Toplumun barış fikrinde ciddi bir kırılma oldu. Barış fikrini canlı tutmak ve barış arayışlarını sürdürmek başka yolumuz yok.
Bu düşünceyle, 8 farklı üniversitenin 7 farklı bölümünden 11 akademisyenin, toplam 17 kişinin katılımıyla iki ayrı toplantı düzenledik. Bu toplantılar sonucunda ortaya çıkan Vakfımızın vizyonunu yansıtan Barışa Çağrı metni aşağıda yayınlanmıştır.
24 Haziran seçimleri sonrasında siyasi ortam daha da ağırlaşacak mı yoksa barışa kapımı aralanacak seçmenin sandık başındaki tercihi belirleyecek. Çağrımız, Hayatın Özü metnimizdeki hatırlatmalar ve düşünceler doğrultusunda tutum alması, barışa can suyu olmasıdır. 28.05 2018
Barış Vakfı Yönetim Kurulu
B A R I Ş A Ç A Ğ R I
Hayatın Özü
Barış, insanlığın ulaştığı en vazgeçilmez değer. Doğa ve insanlar yaşayabilmek için bir arada olmak zorunda. Hayatın özü barıştır. İnsanlık tarihi bugüne savaşlarla değil, barışlarla geldi.
Barışın değerini bize öğreten ise ne yazık ki savaşlar. Özellikle birinci ve ikinci dünya savaşlarından sonra insanlar, sorunlarının barış içerisinde çözülebileceğinin farkına vardı. Ancak bu süreçte de henüz yeterli adımlar atılmış değil.
Barışın tersine bir gidiş, dostlukları azaltırken düşmanlıkları çoğaltmakta; bizi kan dökücü bir varlık düzleminde tutmakta. Böyle bir yol, toplumların, insanlığın ve doğanın bekasına yönelik tehlikelerle dolu. İnsanlık tarihinin en kanlı yüzyılının ardından, yine bir dünya savaşının eşiğinde dolanmamız da gösteriyor ki, barış bilincini diri tutmak, insan olmamızın en temel koşuludur.
Bir barış coğrafyası olmak ya da olmamak
Türkiye çok dilli, çok kültürlü bir ülke. Bu gerçeğin ışığında ortak bir geleceğe yönelmek yerine, hep etkin olan, günübirlik politikaların düşmanlık üreten anlayışına teslim olduk. Barış diyarı olma fırsatlarını bir bir elimizden kaçırmaya başladık. Durumu kavrayıp geleceğimize ve birbirimize sahip çıkmakta kusur ettik. Sonuçta hukuk ve hak mücadelesinin yerini karşılıklı şiddet aldı. Barışın “hayali” bile bize uzak düştü.
Bunun yıkıcı sonuçlarıyla karşı karşıyayız. İnsanlarımızla birlikte, gelecek de elimizden kayıp gitmekte. Barışın olmadığı yerde toplumsal değerler yaşayamıyor, nefret ve düşmanlık yükseliyor.
Sorun tepeden tırnağa tüm kesimlerin, sivil toplum örgütlerinin, vatandaşların, kanaat önderlerinin sorumluluğuna, ilgisine muhtaç. Kalıcı barış en temelde çatışma nedenlerinin ortadan kaldırılmasıysa, bunun yollarını hep birlikte aramalıyız.
Barışın dili
Herkesin adaleti, eşitliği, özgürlüğü talep ediş yolları aynı değil. Toplumda yalnız değiliz ve kendimiz gibi olmayanların dilini anlamak zorundayız. Herkes kendini en meşru ve cari siyasal felsefi dillerle anlatamayabilir. Farklı toplumsal ve kültürel kesimler, muhataplarının beklediği dille konuşmayabilir. Bu kesimlerin feryatları duyulmuyorsa, duyulan feryatlar anlaşılmıyorsa, demek ki sorunlarımız var.
Bu durumda, özellikle güç sahiplerinin her türlü güç dilini ve kibri bir kenara bırakıp tevazu eşliğinde barışın dilini savunması elzemdir. Kim olursak olalım, toplumdaki yerimiz ne olursa olsun, ancak başkalarına güven verebilirsek, madunların acısını ve öfkesini anlayabilirsek, barışa dair umutlarımızı yeşertebiliriz.
Barış Vakfı
Barış Vakfı yukarıdaki genel esaslara dayalı çalışmalar yapmak niyetiyle kuruldu. Amaç, başta Kürt sorunu olmak üzere ülkemizde ve bölgemizde mevcut toplumsal anlaşmazlıkların düşmanca ya da partizanca siyasetlerden uzak, gerçekliğe uygun bir biçimde ele alınarak aklın ışığında müzakere edilmesine katkıda bulunmaktır.
Barış Vakfı çoğulcu bir vakıftır. Kurucuları bakımından çoğulcu olmasının yanı sıra, toplumun asgari müştereklerinin de çoğul bir zeminde mütalaa edilmesini benimser. Vakıf, ne bir muhalefet odağıdır, ne de bir iktidar adayı. Savaş kışkırtıcılarının karşısında, barış ve çözüm diyen herkesin yanındadır. Duyguları ortaklaştırmayı, güç odakları dahil bütün kesimlerle empatiyi artırmayı önemser. Mahalleler, topluluklar ve diğer sivil toplum birimleri arasında köprüler kurulmasını destekler. Birbirinin değerine küfretmeyi, yukarıdan konuşmayı reddeder. Kalıcı ve esas olanın düşmanlık değil, dostluk olduğunun bilinciyle hareket eder.
İnsani güvenlik kavramını öne çıkarır. İnsani güvenlik, hayatta kalabilme ve şiddetsiz bir yaşam sürdürebilme hakkı olarak tanımlanmış evrensel bir değerdir.
Kalıcı barışın, bir tarafa boyun eğdirmekle gerçekleşeceğine inanmıyoruz. Kalıcı barışı ancak toplumun en geniş kesimlerinde hakkaniyetli bir toplumsal hayat için karşılıklı anlayışa ulaşılmasıyla gerçekleştirebileceğimiz kanısındayız. Bu açıdan hakkaniyetli ve tüm vatandaşların güvenebildiği bir adalete ihtiyacımız var.
Çağrı
2013-2015 Çözüm Süreci, toplum olarak tarihsel değerde bir tecrübemizdi. O süreçte başarıdan emin olamasak bile, silahların susacağına ve ülke olarak geleceğimize daha umutla bakmaya dair bir iyimserlik içerisine girmiştik. Ne yazık ki süreç boyunca her cenahta hayati önemde hatalar yapıldı.
Bu tecrübeden ve diğer ülkelerdeki çözüm süreçlerinden paha biçilmez dersler çıkarabileceğimize inanıyoruz. Karşılıklı güvenin inşası ve toplumsal barışın geliştirilmesi başta olmak üzere hem yerel hem merkezî olanaklar, girişimler yaratabilir, var olanları geliştirebiliriz.
Şiddet evlatlarımızı ve geleceğimizi elimizden alıyor. Oysa biz onlara huzur dolu bir gelecek hazırlamak istiyoruz, hazırlamak zorundayız.
Toplumumuzun, bölgemizin ve dünyanın son kertede barıştan başka çaresi yok.
Barış Vakfı’nın yayınladığı ‘Vizyon Belgesi’ dökümanının PDF formatı için buraya tıklayabilirsiniz